Hitit ve Friglerin egemenliği altında kalmış olsa da Batı Anadolu’daki Lidya uygarlığı, başkentleri Sardes’in altın zenginliğiyle yükselmişti… Anadolu’nun ilk yollarındaki ticaret trafiği o kadar kalabalıklaşmıştı ki, Sümer ve Mısırlıların değerli metallerin ve belirli ölçekteki arpa gibi tahılların parasal öğe olarak kullanmalarının yerine Lidyalılar önce altın ve gümüşü para sisteminin aracı olarak kabul edip, değiş tokuş yani takas yöntemini sona erdirdiler. Böylece kullanışlı değişim aracı olarak basılı ilk para, Lidyalılara ait oldu ve bu altın, gümüş, bakır, nikel, tunç ve hatta aluminyum gibi metal alaşımların karıştırıldığı standardize edilmiş ilk elektrum madeni paraya da sikke dediler. Fakat, Lidyalıların ticaretteki gücü, Perslerin yani Ahameniş İmparatorluğu’nun Anadolu’yu ele geçirmesine de neden olacaktı…
Hititler sonrasında güçlenmiş olan, Luvi’lerin torunları sayılan Likya, Karya, Lidya ve İyonya’nın tamamı gibi eyaletlere bölünerek satraplık sistemine giren, tüm Anadolu’daki antik yolların kontrolü Persler’e geçince; dünyanın en ünlü, belki de tarihin ilk “otoban”ı Kral Yolu da, İran’daki Susa ve Persepolis şehirlerinden Sardes ve Efes’e kadar inşa edildi. Günümüzden 2500 yıl önce tam 2500 kilometrelik bu devasa ticaret ve posta yolu, bugünkü sınırlarımıza Diyarbakır’dan girmiş, Nemrut Dağı, Hattuşaş, Gordion ve Frig Vadisi üzerinden Sardes’e uzanmıştı.
Şehir devletlerin içerde özerk, dışarıya karşı federal düzenin atası olarak güçlerini birleştirebilmelerini, birbirleri arasındaki yolların daha kolay geçilebilmesi çabalarında da görüyoruz.
Gücü ve erkekliği simgeleyen sıçrayan aslan ve doğurganlığı temsil eden boğa baskılarıyla Maeonia yani Lidya sikkeleri, MÖ 7’nci yüzyılda sadece Anadolu’nun değil Ionia’ya doğru deniz aşırı ticaretle de, uluslararası anlamda ilk modern para birimini oluşturmuştu.
Tmolos Bozdağ’dan akan Pakyolos Sart Çayı’dan çıkan altın kumları işleyen, gümüşü görülmemiş saflıkta ayıran atölyeleri ve kuyumcu dükkanlarıyla ününü dünyaya duyuran Sardes, Alyattes ve oğlu Karun Kroisos’un Anadolu’nun tüm batı yarısını kontrol ettiği zamanda Ön Asya’nın en gösterişli metropolü olmuş.