Jeolojik olarak tektonik kökenli Tuz Gölü, büyüklüğüne rağmen ortalama 40 cm derinliğiyle Anadolu’nun en sığ göllerinden biri… Türkiye’nin en az yağış alan yeri olduğu için ve aşırı buharlaşmanın da etkisiyle yaz sonu ve sonbaharda gölün tamamına yakını kurusa bile, antik dönemin tacirleri yine de çevresinden dolaşırlarmış… Suyunun üçte biri tuz olunca, kuruyan bölgelerde 30 santimetreye kadar tortulanan tuz tabakası oluşuyor… Bu yüksek tuz konsantrasyonu sebebiyle kışın en soğuk günlerinde dahi donmuyor…
100 yıldır yüzde 85 oranında küçülmüş olduğu kaydedilen Tuz Gölü, büyüleyici buz mavisi ve bembeyaz renkleriyle antik çağlarda daha tatlı sularıyla çok daha geniş bir alanı dolduruyormuş…
11 bin ila 5 bin yıl önceki son Buzul çağından sonra, Orta Anadolu bozkırlaşmaya başlarken yavaş yavaş bugünkü haline dönüşmüş…
Antik Lycaonia ile Galatia arasındaki sınırlarda yer alan ve Frigya’ya aitken ismi Tatta olan gölün etrafı, içine girip çıkan çok sayıda nehirle yemyeşil imiş. Çok daha eskilerde zengin bitki örtüsü sayesinde Anadolu’nun ilk insanlarını, Hititleri ve bilinen en eski uygarlıkların bazılarını ortaya çıkarmış…