Kütlesel çekim gücüyle bizleri adeta kendine bağlayan yüksek dağları parçalayan derin kanyonlar, zorlu virajlar, uçurum patikaları ve keskin taşlarla dolu yayla yollarıyla Kemaliye de, Anadolu’nun kuzeyi ve güneyi ile Doğu Anadolu ile İç Anadolu arasında uçurumlarla dolu dar, fakat en kestirme geçitlerden biri olmuş.
“Dünyanın en tehlikeli yolları”ndan biri olarak listelenmiş yüzlerce metre derinliğindeki daracık Karanlık Kanyon, şu anda Keban Baraj Gölü’nün başlangıç noktası… Fakat, Fırat Nehri’nin sessizce hareket eden başlangıç suyu, eskiden coşarak buradan akarken, yamaçlardaki patikalardan da kervanlar geçermiş…
Şu anda sanki her an kopup tepemize düşecek sivri çıkıntıları olan, klostrofobik basık tüneller, 150 yıl önce açılmış deniliyor… Zemin bozuk, tünellerin içindeki bazı açıklıklardan ve iki tünel arası dar yoldan aşağıdaki Fırat ile yukarıdaki kayalıkların manzarası, baş döndürüyor. Sanki, dev bir canavar solucan tarafından delinmiş gibi…
Fakat, dar dönüşlerde kayalara sürtercesine, ilkel tekerleri de yolun tam kıyısından çevirerek buradan binlerce yıldır geçmeye çalışmış olanların kullandığı yolun önemli kısmı şu anda suların altında kalmış.
Ancak, tavan yüksekliği 2.2 metreye kadar alçalan, içinde sular birikmiş 38 tüneliyle ürpertici Kemaliye Taş Yolu’nun da bazı bölümlerinin antik dönemlerde ilkel aletlerle oyulmaya milada doğru kazılmaya başlamış olduğu söyleniyor.
Sarp kayalık dağlar ve derin bir yeşil nehir arasına sıkışmış nefes kesen bu vahşi geçit, önceleri dar olduğu için sadece yürüyerek veya katırlarla geçilebilirken zamanla kağnıların geçişi için genişletilmiş.
Kayaların istediği gibi, yani yolu yapanların istediği gibi değil, doğal çizgisi oluşmuş olan, adeta gerçeküstü, sanki korku filmi sahnesi gibi bu binlerce yıllık, 5 kilometrelik iki tarafta dik yamaçların 600’er metrelik duvarlar oluşturduğu rota, Fransa’nın güneyindeki Şeytan Vadisi ve Çin’in Guoliang yolundan bile daha korkutucu.
Yağmur yağdığında kayalardan dereler gibi suların inmesi ve yolu kapatacak kadar çamur içinde bırakması da tehlikeleri artırmış bu yerde. Zeminin genişliği bazı yerlerde 1.7 metreye daraldığı için iki araba karşılaştığında yeterince geniş bir alana ulaşmak adına uçurumlu dar virajlardan birkaç kilometre geri gidilmesi gerekiyormuş.
Güneş en tepedeyken bile yol ve tünelleri karanlıkta bırakan bu aşırı derin kanyonun ucunda ise renkli bahçeler, ormanlar, eski taş ve ahşap evler, şelaleler var… Yani karanlığın sonunda ışığın ve güzelliğin olduğu bir doğa harikası…
Katır kervanlarıyla Giresun Limanı’na, oradan da gemilerle İstanbul’a ulaşır ya da Karadeniz’e yelken açılırmış. Fırat Vadisi’nde nehrin ılıman ikliminden en eski dönemlerde bile faydalanılmış.
Eski ticaret yollarındaki bu yere, Göktürkçe “cennet gibi güzel bahçe” demek olan Eğin ismi verilmiş. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bile “Meyvelerle dolu, bağ bahçe bir kasaba.” diye adı geçmiş. Yamaçlardaki dut ve ceviz ağaçlarıyla çevrili evlerinin arasındaki taş döşeli düzenli sokaklarından akan buz gibi soğuk içme suyu da, Kemaliye’yi tarihin en eski duraklarından biri yapmış.