3268 metre yüksekliğindeki görkemli Hasan Dağı’ndan Kapadokya’nın güneybatı köşesindeki Ihlara Vadisi‘ne doğru uzanan eski ticaret yollarını Akdeniz limanlarından gelen tacirlerin kullandığı tahmin ediliyor.
Büyük Ihlara Kanyonu ise, içinden akan Melendiz Çayı, tarih öncesinde de kuraklıklarda bile su ihtiyacını karşılamış ve kalabalıkların yerleşim yeri olmuş, neredeyse yakınlarından geçtiğinizde fark edilmeyecek kadar iyi bir saklanma yeri imiş…
Zengin bitki örtüsü ve ibadet yerleriyle eski ismi Peristremma olan bu yerin içinden akan Melendiz Çayı, tarih öncesinde de kuraklıklarda bile su ihtiyacını karşılamış ve kalabalıkların yerleşim yeri olmuş.
Tektonik yükselmeler ve Hasandağı Volkanı’nın püskürmesinin ardından çöküntüye uğramış bir alanı Melendiz, on binlerce yıl içinde aşındırmış ve sonucunda bu doğa harikasını ortaya çıkarmış. Volkanik arazinin derin ve sarp bir biçimde yarılması, vadi boyunca görkemli ve çarpıcı bir güzellik de oluşturmuş.
Günümüzün Mamasın Barajı’na doğru akan suların vadi boyunca 30’a yakın menderes çizmesi, Ilısu ile Selime arasındaki kuş uçuşu 10 kilometrelik mesafede 18 kilometrelik duvar gibi dik, derin ve dar bir yemyeşil vadi ortaya çıkarmış. Üstteki bozkırdaki cılız bitki örtüsünün altında canlı doğa kendini vadi içine saklanmış gibi görünüyor.
Vadinin yamaçlarına en yakın noktaya kadar heybetli G-Serisi ve Scorpion Zero lastiklerimizle yaklaşıp, aşağı baktığımızda, buraya kimsenin kolaylıkla inemeyeceğini görüyor veburanın antik yollar üstündeki en güvenli duraklardan biri olduğunu düşünüyoruz.
Vadi tabanında bölgedeki karasal iklimden farklı olarak, doğa mucizesi bir mikroklima alanı olarak Antep fıstıklarının bile yetiştiği Akdeniz iklimine yakın bir iklim fark edilirken buralarda yaşamış ya da gizlenmiş insanların kayalara oyulmuş freskli tapınaklarının eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak günümüze kadar ulaştığını da belirtelim…
120 metreye varan derinliğe sahip vadinin duvarlarında oyulmuş mağaraların aslında en az 5 bin yıldır kullanıldığını fark ediyoruz.
Hasan Dağı’na yakın küçük yanardağ bacalarının, taşlaşan lav tarafından tıkanmasıyla oluşmuş krater gölleri de, yanlarından uzanmış eski yolların mola yerleri olmuş…
Sadece ibadet yerlerinin değil Kapadokya’nın evlerinin de nesiller boyu üst üste inşa edildiğine bakarak, tarihin derinliklerine doğru Scorpion’larla güvenle ilerliyoruz.