Yollar; tarih boyunca medeniyetler arasındaki ticari, kültürel, sosyal, siyasi ilişkilerin yürütülmesinde ve gelişmesinde başlıca faktör oldular. Yolların bu önemli işlevleri, Kayseri-Halep hattı gibi güzergâhları da yaratmış.
Orta Anadolu’da bulunan madenler, orman ürünleri gibi kaynakların Suriye’ye ve Mısır’a katarlarla ulaştırıldığı bu çizgi, binlerce yıldır yoğunluğunu hiç kaybetmemiş.
Asur Ticaret Kolonileri Çağı’ndan itibaren medeniyetlerin, ihtiyaçlarına uygun olan güzergâhların zamanla kullanım amacı değişmiş. Savaşlar ve iç çatışmalarla “askeri yol”lara dönüşen bu güzergâhlar, Roma döneminde Suriye sınırına daha hızlı sevkiyat sağlama amacıyla tali yollarla çeşitlendirilmiş.
Kalkolotik Çağ’dan başlayarak Asur, Hitit, Frig dönemlerinde de Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan yolların kesiştiği Kayseri’de, Anadolu ve dünyanın en eski ticaret merkezlerinden Karum Kaniş ile şehir merkezi arasında yük taşımacılığı yapan kağnıların, yolları aşındırarak bıraktığı 4 bin yıllık teker izleri, kar ve yağmura karşı her zaman çamursuz sert zeminleri gösteriyor. Yollarda kanallar oluştuğunda ise, kağnının altının değmemesi için hemen yandaki başka bir çizgide devam etmişler. Yan yana paralel çizgileri oluşturan binlerce dingili tekerle birlikte dönen arabaların geçtiği bir “kağnı otobanı”, geçişler ve kavislerle başka tali yollarla çapraz kesişmelerle de birleşmiş.
Mazaka veya Kaisareia ya da günümüz ismiyle Kayseri’nin geçmişini, tekerin icadının da gerisine götüren 6 bin yıllık belgelerin gün ışığına çıkarıldığı çok stratejik öneme sahip Kültepe ise, Hititlerin Anadolu’da kurduğu ilk kentin höyük ve onu saran Karum’daki yönetim binalarını, tapınak yapılarını, evleri, dükkanları ve atölyelerin kalıntılarına sahip.
MÖ 2 binlerde Kaniş Krallığı’nın merkezi ve Anadolu’daki Asur Ticaret Kolonileri sisteminin baş şehri olan Kültepe; Erciyes’ın eteğindeki bereketli ovanın ortasında, tarihi ve doğal anayolların birleştiği noktada, eski dünyanın en önemli takas yerlerinden biri imiş. 5 bin yıl öncesinden itibaren, Anadolu-Suriye-Mezopotamya arasında çok büyük bir ticaret ve kültür şehri olduğu, dönemin siyasi ve hukuki ilişkilerini gösteren mektuplar, senetler, silindir mühürler ve anlaşma metinlerini içeren Asur çivi yazılı tabletlerle belgeleniyor.
Halen sürdürülen kazılarda keşfedilmiş Hitit dilinin, en erken izleriyle Hint-Avrupa dil ailesinin en eski izlerini taşıyan, on binlerce filolojik arkeolojik eser ile Kültepe Karum’unun, diğer Anadolu karumlarını yönettiği de ve dünyanın ilk organize ticaret merkezi olduğu da kanıtlanmış.
Erken Tunç’tan Demir Çağı’na kadar hatta Roma Kolonial Dönemi’ne kadar zengin ve tüm ticari ilişkileri kaydetmiş, adeta bir gümrük merkezi görevi de yapmış olan Kaniş, Hatti döneminde bile yüz binlerce kişinin kurallar ve cezalarla fakat düzen içinde yaşadığı bir uygarlık beşiğiymiş.