Ege ve İç Anadolu bölgeleri, Anadolu’nun dağlık alanlarının arasındaki tektonik ve karstik olaylarla oluşmuş çanaklara yerleşmiş, Akşehir, Beyşehir, Burdur, Eğirdir, Ilgın, Karamık, Kovada’nın bulunduğu 1000 metre irtifadaki 1,8 milyon hektarlık Göller Yöresi’nde kesişir… Akdeniz ve Anadolu bozkır iklimlerinin buluştuğu bu yeşil ve mavi bölgenin en eski çağlardan bu yana ilk yerleşimlerin merkezi olduğunu tahmin etmek hiç zor değil.
Frigya, Galyayılar tarafından işgal edilince Pisidia, Antiochia Caesareia ismiyle bölgedeki Romalı kolonilerin merkezi karakolu olarak kurulmuş…
Galatları, fil ordusuyla Toroslara sıkıştırarak yenen Pisidialıların ünüyle, Roma sonrası dönemlerde de büyütülmüş…
Yamuk bir plan üzerine yerleştirilmiş tiyatro, Tiberius Alanı, Propylon, Augustus Tapınağı, su kemerleri, Nympheum, hamam, Palestra ve çeşmeleri gibi yapılarından başka, Anadolu’nun antik yollarına en güzel örnek olacak Büyük İskender döneminden kalma, Seleukos’un yaptırdığı tahmin edilen 2600 yıllık taş döşeli yollarıyla ilgimizi çekiyor.
Pamfilya’nın kuzeyinde, Likya’nın kuzeydoğusunda, İsauria ve Kilikya’nın batısında ve Frigya’nın güneyinde 70 bin kişinin yaşadığı bu büyük Pisidya şehrinin olduğu yer, Paleolotik dönemden bu yana sürekli iskân edilmiş, yakınlarındaki höyükleriyle MÖ 3000 yıllarına dek inen İlk Tunç Çağı yerleşimleri bulunmuş… Isparta Yalvaç’taki ay tanrısı Men Askaenos inanç merkeziyle de göklerin, sağlığın ve kehanetin kutsal merkezi olarak da, antik yollar üzerinde önemli bir durak olmuş.
Iconium yani Konya’nın güneyinden uzanan Kral Yolu’nun geçtiği, 1400 metrelik bir plato üstündeki Kilistra yani Gökyurt antik kentinde ise, Lystra yani Hatunsaray ile birlikte jeolojik olarak üst miyosen devre tarihlenen, yanardağ püskürtme tüflü, yumuşak lav oluşumlu tek parça kayalıklardan oluştuğu için evler dik yamaçlara oyularak yapılmış.
Antik seramikleriyle Geç Tunç Çağı’ndan bu yana yaşanan Kilistra’nın yer altı kenti olması da, saldıralara karşı saklanmaya ve savunmaya elverişli olarak tüm çağlarda yoğun nüfus göçleri kabul etmiş. Kaya oyuğu yerleşimi şeklindeki kentin kuruluşunda ve yapılaşmasında, gizlilik esas alınmış. Geriden bakıldığında doğal bir kaya gibi görünen yerleşme yerlerinin iç kısımları geniş mekânlar hâlinde oyulmuş… Aydınlatma ve havalandırma, kamufle edilerek mazgal ve baca açıklıklarıyla sağlanmış.