Roma döneminde antik kentleri birbirine bağlayan yol ağları tamamlanmıştı. Ve Anadolu’nun Trakya’ya geçişindeki en önemli nokta Truva’da güneyden ve doğudan gelen tüm antik yollar buluşuyordu. Ege kıyısı boyunca yüzlerce başka büyük antik liman şehirleri gibi MÖ 3200’lerde kurulmuş, Tunç Çağı’nda ticari olarak gelişmiş, fakat Çanakkale Boğazı’na hakimiyetiyle stratejik olarak Anadolu’nun en önemli noktalardan biri olan Truva, ele geçirildiği her dönem sonrasında kültür değişiklikleriyle yeniden üst üste inşa edilmiş… Homeros’un İlyada’sındaki Truva Savaşı’nın hikayeleri, tüm Anadolu’ya yayılmış ve binlerce yıl boyunca antik mozaiklerin desenlerinde bile anlatılmış.
Hititlerin döneminde bile, Truvalıların Lidyalıların MÖ 8. yüzyılda güçlenmesine kadar tüm Batı Anadolu’yu yönettikleri biliniyor. Sonra Perslere kadar Frigyalılar bile bu uç noktaya doğru Kral Yolları’nın kollarını uzatmışlar. Fakat, Milet veya Efes gibi, nehirlerin taşıdığı alüvyonlarla denizden uzaklaştıkça eski önemini ve gücünü kaybeden Truva’nın Athena Tapınağı’na Boğaz’dan geçen tüm imparatorlar ve elbette Büyük İskender de uğramış.
Milattan sonraki Roma yıllarında da, yoğun trafik yaşanan şehrin 9 ayrı çağdan tam 33 farklı döneminin katmanları, tam 200 yıldır araştırılmaya devam devam ediliyor.
Ancak, zengin Truva’ya doğru güneyden, özellikle Midilli’nin ana kıta bağlantısındaki Assos’tan çıkan ya da Apollon Smintheion ile Aleksandria Troas arasındaki 35 km’lik tören rotası gibi yolların izleri halen görülebiliyor.
Günümüzden 3100 yıl önce ise Tunç Çağı’ndan bu yana yerleşim yeri olmuş Assos, Ege’den geçen Aiol kolonilerince iskan edilmiş. MÖ 6. yüzyılla önce Lidyalıların sonra Perslerin kontrolüne geçen volkan konisi üzerindeki sarp andezit kayalıklara inşa edilmiş bu tacirler şehri, aşağıya inen antik yolun ucundaki antik mendirekli limanıyla da, bölgenin en büyük gümrüğü imiş… Aristo’nun da yaşadığı Assos, Büyük İskender ve sonrasında Galatlar, Pergamonlar ve Romalılar tarafından geliştirilmeye devam etmiş. Athena Polias, Zeus Soter ve Asklepios kültlerindeki mermerlerin milat sonrasında harç kireci için yakılıp yok edildiği de biliniyor.
Fakat akropolündeki 34 friz bloklu ve dor düzenli sütunlarıyla 2550 yıl önceki tapınağı, nekropolü, agorası, gymnasion’u, meclis binası, doğal kaya oyuğundaki 5 bin kişilik tiyatrosu. 3 kilometre boyunca uzanan 20 metrelik surları ve stoalarından kalan izler bile, Assos’un ihtişamını bugün dahi hayal ettirebiliyor.